14 Ocak 2012 Cumartesi

Kelebekler

            Yaratım süreci sancılı olur derler ya.Ya hani bir içe kapanmalar,kendinle konuşmalar,başkalarını duymak istememeler.Sadece yarattığına odaklanıp yaratım bitene kadar elindeki(kafandaki)her ne ise ondan başka kimseye kapıyı açmamalar.Bu yüzden mi sanatçılar yalnız olurlar hayatlarının büyük bir kısmında?Yarattıkları mıdır sevdikleri ,çocukları, hatta aşkları.Onların bu sanatçı hallerini sonuna kadar anlayıp ,yaratım süreçleri nasıl geçerse geçsin sadık ve sessiz bir kedi gibi istediğinde dizinin dibinde olup,istenmediğinde yan odada bekleyenler mi layıktır sanatçının kutsal hayatına.Kutsal derken dalga geçtiğim sanılmasın.Başka bir kelime bulamadığım için .Gerçekten kutsaldır sanat.bana göre dinden bile daha kutsaldır.
             Kelimeler benim çocukluk arkadaşım.Hayatım boyunca ekmek gibi su gibi ihtiyaç duyduğum kitaplarımın değerli incileri .Yazmak ise  benim için fotograf çekmeye eşdeğer.En basit anlamı ile anı yakalamak ise fotoğraf çekmek ,yazmak da hayatı yakalamaktır.Hayatı yakaladığım anlarda binlerce rengarenk kelebek gibi üşüşür kelimeler beynime.Her biri yanyana,kucak kucağa,kolkola etrafımda dansetmeye başlarlar.Eğer günün içinde bir an ise bu tüm kelebekler bir bir işaret şekline dönüşüp o anı kelimelere,cümlelere dönüştürürler.Bazen rüyalarımda gelir kelebekler .Karışık bir düşün ortasında fısıldanır sözcükler .Rüyaların karanlık ,nemli ,hem tanıdık hem bambaşka bir ülkeye aitmiş gibi duran sokaklarından fırlar kelebek sürüsü.Birden uyandırırlar beni rüyadan.Aklımda kelimeler.Rüyadan ise eser yok.İşte o an bir kağıt bir kalemdir sarılmak istediğim.Tıpkı uykusundan deli gibi susamış uyananın bir bardak suya sarılması gibi.
          Bu durumda yazmak benim için bir yaratım süreci değil.Sancı değil çünkü hisettiğim.Yalnızca söylemek istediğim sözlerdir.Biran önce söylemek istediğim.Söylemezsem küseceğim.İsterim ki dünya dursun.Herkes işini gücünü bıraksın .Olduğu yerde öylece .Çünkü söyleyeceklerim var benim.Az önce kelebekler doldu kalbime.Biran önce çıkmak istiyorlar oldukları yerden.Kendileri gibi girip bana dönüştükleri yerden.Rengarenk çoğu kez.Bazen sisli bir gri.Neyi getirdiler ise bana kanatlarında.Yeter ki onları kondukları yerden alıp avuçlarımda sıkmadan özgür bırakayım.Zira ömürleri bir gün.Yaşadım; yaşadım.Yaşamadım ;söylenmedikçe içimde büyüyen kelebek mezarlığı....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder