20 Ocak 2012 Cuma

     Herkes zenginliği,şaşaalı hayatları kıskanırken neden yalın hayatlardadır hep gözüm. İki odalı ,pencerelerinde teneke saksılı ,basma perdeli,dantel örtülü ,emektar duvar saatli evler.Hayatları  boyunca sahip oldukları tek bir altın zincir ya da düz bir bilezik olan ve üstlerinden hiç eksik etmedikleri takıları olan kadınlar.Hayatınızda böyle biri oldu mu hiç.Yirmi yıl önce tanıştığınızda da boynunda o kolye vardı.Şimdi de .Ne  eksik  ne fazla.Hayatı boyunca.Bu sırada ülkede hükümetler değişir,ihtilaller olur belki,ekonomik krizler,hayatı kolaylıştıran binlerce teknoloji harikası .Ama evdeki huzurun sesi duvar saati aynı saattir,artık yaşlandığını ve yorulduğunu anlatmaya çalışan hırıltılı buzdolabı aynı buzdolabı.
    Yalnızca misafir geldiğinde alındığı günkü heyecenla kullanılan  porselen tabaklar ,evlenildiğinde alınmış modası geçmiş vitrinlerden çıkarılan.Bir kömür sobası.Belki her hafta sonu köşe bucak temizlenen pırıl pırıl bakımlı ama en az 15 yıllık eski model araba.Şükredilerek kalkılan sofralar,konu komşu ile sonuna kadar paylaşılan bir kap yemek.İlkokul beşinci sınıfa geçtiği zaman çocuğa alınan kol saati.Lise sona kadar özenle kullanılacak.Belki arada eskiyen kordonu değiştirilecek.Karlı havalarda annenin ördüğü bere ve atkı takılacak,soğuk gecelerde diktiği pazen pijama giyilecek.
    Tatile gitmek demek başka şehirdeki anneanne,babaanneyi ziyaret demek yalnızca.Bırakın tatil beldelerinde otelde kalmayı ,dışarıda bir lokantada yemek yemek bile lüks ve belki senede bir kez.Yılbaşı kutlamalarından bahsetmiyorum bile tabii ki.Herkesçe malum..Bu sırada ülkede hükümetler değişir,ihtilaller olur belki,ekonomik krizler,hayatı kolaylıştıran binlerce teknoloji harikası .Ama evdeki huzurun sesi duvar saati aynı saattir,artık yaşlandığını ve yorulduğunu anlatmaya çalışan hırıltılı buzdolabı aynı buzdolabı.
     Bu hayatın sahiplerinin çocukları kitap okumayı sever,bir de sokakta oynarken annesinin verdiği içine ev salçası sürülmüş ekmeğin köşesini yemeyi.Mutlaka televizyonda ailece takip edilen bir dizi vardır.Bir de arada bir hafta sonları gidilen piknikler.Mutlaka mangalda tavuk kanat.Evin değerlisi arabanın bagajına özenle yüklenen piknik malzemeleri.Evdeki çocukların tarifsiz sevinci,annenin telaşlı mutluluğu,babanın gizlemeye şalıştığı ama gözlerden kaçmayan gururlu bakışları.Bu sırada ülkede hükümetler değişir,ihtilaller olur belki,ekonomik krizler,hayatı kolaylıştıran binlerce teknoloji harikası Ama evdeki huzurun sesi duvar saati aynı saattir,artık yaşlandığını ve yorulduğunu anlatmaya çalışan hırıltılı buzdolabı aynı buzdolabı.
     Derken çocuklar büyür ve yuvadan uçar giderler.Araba durur hala.Taşımaya devam eder yaşlı çifti çarşıya pazara bazen yakında iseler torunlara.Bayramlarda geldiklerinde evin sesi soluğu olan torunlara.Eşlerden biri uçar yuvadan sonra ,ama sonsuzluğa.Araba durur hala.Farları üzgün bakışlara mı benziyor sanki?Gündüzler bir şekilde geçer de yalnızken geceler fena.Evdeki son kişinin de yuvadan uçma zamanı gelmiştir artık.Ama sanki bu zaman istenmiş de gelmiştir.Bir sabah sessizce ayrılır oturduğu koltuğunda uyurken .Saat susar.Buzdolabı susar.

1 yorum:

  1. Denizciğim eline, yüreğine, kalemine sağlık; beni yakaladı götürdü bilmediğim bir evde bilmediğim insanlara konuk etti; tanıdım onları, onların yaşamına konuk oldum gizlice...

    YanıtlaSil